Shortlings

To Be or Not to Be Filminin Konusu Ne?

EN - FR - TR - RU - ES - DE - PT - JP - KR - AR
EN - FR - TR - RU - ES - DE - PT - JP - KR - AR

"Olmak ya da Olmamak," Shakespeare'den alınan ve Ernst Lubitsch'in 1942 yapımı kara komedisinde yeniden hayat bulan bir söz öbeği. Film, II. Dünya Savaşı'nın arka planında insan durumuna dalıyor ve kendini beğenmiş ama çekici Joseph Tura (Jack Benny tarafından canlandırılan) ve onun aynı derecede etkileyici eşi Maria Tura'nın (Carole Lombard'ın trajik bir uçak kazasında ölmeden önceki son rolü) önderlik ettiği Polonyalı bir tiyatro topluluğunun hayatlarına götürüyor.

Hikaye, topluluğun Hitler'i alaya alan yeni bir oyun için hazırlandığı Nazi istilasının arifesinde Varşova'da geçiyor. Ancak, değişken siyasi ortamdan kaynaklanan ani sansür nedeniyle oyun, 'Hamlet' adlı bir performansa dönüşüyor. Film, Joseph'in abartılı monologları ve genç pilot Sobinski (Robert Stack tarafından canlandırılan) ile Maria'nın flörtleşmeleri gibi sahnelerde ilk komedi anlarını buluyor. Ancak savaş gerçeği ortaya çıktıkça ve Nazi işgali başladıkça, fars, yüksek mertebe bir casus gerilimine hızla dönüşüyor.

Topluluk, sinsice nazik Albay Ehrhardt liderliğindeki Gestapo'yu alt etmek için tiyatral becerilerini kullanmaya zorlanıyor. Lubitsch, savaş anlatısının ciddiyetini korurken hafif bir tonu ustaca dengeliyor ve imza "dokunuşunu" sergiliyor. Film, hem kişisel hem de politik bağlamlarda kimlik, performans ve cephe gibi karmaşık temaları işliyor; yanlış kimlikler, yakın çağrışımlar ve cesur kaçışlarla izleyicileri ekranın kenarında tutan bir dizi olay örgüsü sunuyor.

Filmin en önemli temalarından biri, direniş aracı olarak sanat ve performansın gücü. Joseph, Maria ve yoldaşları silah veya ordulara sahip değil; bunun yerine, kostümler, aksanlar ve cesaretin gücünü kullanıyorlar. Gerçeklik ile performans arasındaki çizgileri bulanıklaştırma ustalıkları, hatta düşmanlarını bile kandırıyor ve sanatın zorbalık ve baskıya karşı meydan okuma yeteneği hakkında güçlü bir mesaj iletiyor. Bu şekilde, film "kalem kılıçtan güçlüdür" düşüncesine meydan okuyor ve bazen, eylemin kendisinin silahtan daha güçlü olduğunu öne sürüyor.

Lubitsch, hikayeye kahramanlık üzerine ilginç bir tartışma da enjekte ediyor. Joseph Tura'nın sahnede Hamlet olarak sergilediği eylem ve eylemsizlik arasındaki varoluşsal ikilemle uğraşırken, sahne dışında, kesin eylem gerektiren bir mücadelede kendini buluyor. Bu zeki paralel, hem Joseph'e hem de Sobinski'ye kahramanlığı farklı yollarla keşfetme fırsatı veriyor. Sobinski, bir askerin doğrudan cesaretini temsil ederken, Joseph'in yolu daha isteksiz, komik ama sonunda kahramanca. Hikayenin ironik dönüşü, en büyük kahramanlık eylemlerinin en beklenmedik biçimlerde gizlenebileceğini öne sürüyor.

Sonuç olarak, "Olmak ya da Olmamak," keskin zekası, heyecan verici anlatısı ve benzersiz bir dönemin ethosunu yakalayan katmanlı performansları sayesinde kalıcı bir klasik olarak kalıyor. Film, sadece savaşın absürtlüğünü yansıtan bir ayna olarak değil, aynı zamanda insan ruhunun direncine bir övgü olarak hizmet ediyor. Lubitsch'in eseri, en karanlık zamanlarda umut aşılayabilen güçlü bir silah olan mizahın gücünü kanıtlıyor. Film, hayatın büyük tiyatrosunda seçtiğimiz veya zorlandığımız maskelerimiz ve rollerimiz üzerine düşünmemizi davet ediyor.


Trending NOW