Shortlings

Sherlock Jr. Filminin Konusu Ne?

EN - FR - TR - RU - ES - DE - PT - JP - KR - AR
EN - FR - TR - RU - ES - DE - PT - JP - KR - AR

Ah, sessiz filmlerin büyülü dünyasına dalmak mı? Öyleyse biraz patlamış mısır hazırlayın, çünkü Bellek Sokağı'nda dolaşıp Buster Keaton'ın mücevher eseri Sherlock Jr. harikalarını konuşuyoruz. Bu 1924 tarihli film, neredeyse bir asır önceki kadar taze olan sıra dışı bir sessiz komedi. Yüzeyde, dedektif olmayı ve gerçek aşkının kalbini kazanmayı arzulayan bir film gösterim operatörü hakkında. Ama gözün gördüğünden daha fazlası var, o yüzden toplanın ve bu klasik arkasındaki dehayı çözelim.

Şimdi, herkesin protagonisti olan ve ikonik Buster Keaton tarafından canlandırılan karakterimiz, sıradan bir aşk acısı çeken Joe değil; oğlumuzun hayalleri var! Kız arkadaşının babasının cep saatini çalmakla suçlandığında büyük bir çıkmaza giriyor. Gerçek bir kötü adamın işi gibi geliyor, değil mi? İşte tam burada, sessiz kahramanımız hayal dünyasına kayıyor ve olmak istediği keskin, hatasız dedektife dönüşüyor—Sherlock Jr. Bu sekans, karakteri (ve biz izleyicileri) haksız dünyadan alıp, hataların düzeltildiği ve iyiliğin zafer kazandığı bir yere götüren kaçış fantezinin bir şaheseri.

Film, sinemanın kendine has çekiciliği hakkında kurnazca bir ima sunuyor; Keaton, sanki onlarca yıl boyunca bize göz kırpıyor ve izleyicileri herhangi bir hikayeye, herhangi bir role taşıma yeteneğini kutluyor. Sherlock Jr., filmle gerçeklik arasındaki çizgiyi bulanıklaştırıyor ve zeki karşılaştırmalarıyla bizi etkisi altına alıyor! Keaton'un film perdesinden atlayıp sahneden sahneye geçiş yaptığı, doğanın ve anlatıcılığın yasalarına meydan okuduğu bu delice yolculuk gerçekten baş döndürücü. Bu vahşi, yenilikçi film yapımı ve anlatısal oyunculuğun kusursuz karışımı, yolculuğu bu kadar keyifli kılıyor.

Ama bir an için, temaların derinliğini takdir etmek için durup bir an verelim. Keaton, çifte kimlikler ve algı ile gerçeklik arasındaki fikirleri alaya alıyor—bu tema, selfie dolu, Instagram'a takıntılı dünyamızda bugün bile oldukça alakalı. Sanki, sosyal medya bile var olmadan önce hepimizin kahraman hikayelerimizi yaratmaya çalışacağımızı biliyormuş gibi. Sevimli kahramanımız saygı ve başarı arzuluyor ve rüyasında, gerçek hayatta eksik olduğunu düşündüğü özgüveni ve beceriyi buluyor.

Hikayenin daha derinlerine indiğimizde, masumiyet ve dürüstlük arayışının bir keşfini buluyoruz. Keaton'un karakteri, değerini ve masumiyetini ispat etmek zorunda kalan ‘underdog’un temsili. Ve yazın şeftalisi kadar tatlı olan o içten romantizmi unutmayalım. İsmi temize çıkarmak ve sevgilisinin güvenini geri kazanmak için dövüşmesi sizi resmen duygulandıracak. Bu, bir insanı, kendi gözlerinde ya da sevdiklerinin gözünde, mükemmelliğe sürükleyen aşkın gücünün güzel bir tasviri.

Ve Sherlock Jr. üzerine kredileri sarmadan önce, Buster Keaton ve ekibinin başardığı nefes kesici dublör gösterileri ve özel efektlere şapka çıkarmamız gerek. CGI'nin yardımı olmadan imkansızı mümkün kıldılar, saf yaratıcılık ve cüretkar numaralara güvenerek. Buster Keaton sadece filmde başrolde değildi; o, aynı zamanda dublör, özel efektler büyücüsü ve komedi dehasıydı. Bu film, sadece kahkaha ve muziplik dolu bir serüven değildi; en basit araçlarla bile sinemada sihir yaratmanın mümkün olduğunu gösteren bir ilham kaynağıydı. İşte dostlar, Sherlock Jr.'nün kalıcı cazibesi budur; bir sessiz filmden çok daha fazlası olan, sinemanın büyüsüne yazılmış bir aşk mektubu.


Trending NOW